Wednesday 20 May 2015

Endişe Halleri 2- Eyvah! Ekran Bağımlısı Yetiştiriyorum!

"Endişe halleri" nin liste başı konusu tabi ki çocukların tablet kullanımı. Son günlerde baktığım her yerde bu konuda felaket tellallığı yapan bir yazıya rastlıyorum. Dilay şuan dört yaşında ve ilk doktor randevularımızda iki yaşına kadar ekran yasağından bahsettiğimizi hatırlıyorum. Oysa biz, ona neredeyse üç dört aylıkken tabletten şarkılar dinletmeye başlamıştık. Öyle uzun saatler boyunca değildi ama ekranla tanışması doktor tavsiyesinin aksine epey erken oldu. Yani ilk aylarda delinmeye başlayan bu yasak endişe listeme bomba gibi düştü.


Bir yaş civarı ise seyrettiği İngilizce çocuk videolarına, resimlerine bastığında hayvan seslerini duyduğu oyunlar ve müzik aletlerini çaldığı interaktif uygulamalar eklendi. Özellikle yemek yedirme telaşında tableti hep el altında tutmaya başlamıştım. Hatırlarsanız bu konudan daha önce 'Yemek mi oyun mu?' adında bir yazı da bahsetmiştim.

Duyduklarımın ve okuduklarımın etkisiyle kafamda bağrışıp duran endişeli sesleri daha fazla görmezden gelemediğim bir noktada ipad yemek masasından tamamen kalktı ve tabletin küçük parmaklarla buluşması da ciddi ciddi kısıtlandı. Hala bu düzende devam ediyoruz.

Tableti sürekli elinde gezdirmeyip kısıtlı sürede buluşup hasret giderseler de bu durum endişe halleri listesinde aşağı sıralara hiç inemedi. Zaten yüz anneye sorsak içlerinden "çocuğuma oynaması için tableti ve telefonu gönül rahatlığıyla veriyorum" diyebilen çıkar mı acaba?

Bu konuda yazmaya başlamadan önce kimler neler demiş bir bakayım dedim. Sevgili 'google' arkadaşımıza Türkçe olarak sorunca karşıma hep gazetelerden yazılar ve bazı bloglar çıktı. Bu yazılar genellikle 'yapılan araştırmaların sonucuna göre' diye başlayan ve kalp çarpıntısı yaratan cümlelerle dolu. Sanırım bunları yeteri kadar okumuşsunuzdur bir de ben yüreğinizi ağzınıza getirmeyeyim. Derdimiz annenin endişe hallerine el atıp destek çıkmak ne de olsa :)

Peki bu yazılarda bahsedilen hangi araştırmalar, nasıl araştırmışlar, sonuçları nasıl değerlendirmişler diye merak ettim. Uzman değilim ama üniversite yıllarımda hatırı sayılır miktarda bilimsel araştırma okumuş biri olarak ne aradığımla ilgili bir fikrim de vardı. Kısacası bu sonuçların kaynağına ulaşmak istedim. Burda bir parantez açıp, kaynak merakımın asıl nedenini açıklasam iyi olacak. Bir gazetenin tesadüfen okuduğum yazısında, yapılan bir araştırma sonucuna göre erken yaşlarda çok ev değiştiren çocukların uyuşturucu kullanma riskinin arttığı ve bu çocuklarda davranış sorunlarına daha çok rastlandığından bahsediliyordu. Dilay'ın her doğum gününü farklı ülkede kutladığımızı düşünürsek bu yazıyı okuduktan sonra gerilen sinirlerimi tahmin edebilirsiniz sanırım. Biraz arayınca bu yazının İngilizce metnini buldum. Türkçe'ye çevrilirken ufak bir ayrıntının (!) gözden kaçtığını farkettim. Söz konusu araştırmada bahsedilen çocuklar maalesef kötü şartlarda yaşamak zorunda bırakılan çocuklar aslında. Üzücü bir sonuç ama görüldüğü gibi bizim durumumuzla ilgisi yok. Yani tablet konusunda yapılan çalışmaları da orijinal dilinde bir okuyalım dedim.

Bulduğum birçok yazı ise henüz çok yeni olan bu teknolojik gelişmenin çocuklar üzerindeki etkilerinin net olmadığı üzerine. Bu konuda en güvenli kaynaklardan biri olan Amerikan Pediatri Akademisi henüz bu konuda yeni bir şeyler yayınlamamış ama üzerinde de çalışıyorlarmış, ne güzel. Bu konuda yayınlanan son raporlarında 2 yaşından büyükler için ekranı günde 2 saatle sınırlamak, 2 yaşın altındakileri ise ekrandan tamamen uzak tutmak yönünde bir öneride bulunmuşlar. Bu raporun yayınlanma tarihi 1999, yani tabletlerle tanışmadığımız daha çok TV ve video karşısında olduğumuz dönem. O zamandan beri "ekran" anlayışının ne kadar değiştiği mağlum :) 

Yani "Ekran karşısında ne kadar zaman geçirmek zararlı, interaktif uygulamalar yarardan çok zarar mı getiriyor, çocukta rastlanan olumsuz davranışların ne kadarını ekrana bağlayabiliriz?" bu sorular hala kesin olarak cevaplanamamış. Teknolojik gelişmelerin bu kadar hızlı olduğu bir dönemde sağlıklı sonuçlara nasıl ulaşılabilir o da ayrı tartışma konusu. Tabi uzmanlar bu konuda deneyimlerini konuşturup fikir bildiriyorlar. Kimisi iki yaşına kadar asla tanıştırmayın derken, kimisi de az az verin abartmayın diyor. "Bu konuda elimizde net sonuçlar yok, amaaaan ipad kullanımından kim ölmüş" gibi umursamaz olanına da rastlamak mümkün değil sanırım :)

Yine iş başa düşüyor, bu konuda endişelerimi azaltmak ve ruh sağlığımı korumak için benim yaptıklarım şunlar:

- Çocuğa zararlı olduğu kesin bilinen veya tahmin edilen her şeyden onları sakınamıyoruz bu kesin. İlk olarak sakin kalıp kendimi suçlamaktan vazgeçtim.

- Tableti tamamen çıkarmıyorsam, zamanı kısıtlayalım dedim. Tableti eline verirken süre anlaşması yaparak başlıyoruz. 5-10 dakika gibi soyut şeyler yerine "ben banyodan çıkana kadar" veya "yemek zamanına kadar oynayabilirsin" gibi cümleler tercih ediyorum.

- Oynama süresi bittiğinde dakik olacak diye kendimi kasmıyorum. Oynadığı oyunda eksik kalan şeyleri bitirmesi için ek zaman veriyorum. Mesela oynadığı bir oyunda çocukları uyutmasını bekliyorum, tüm çocukları uyutunca kendi isteğiyle bırakıyor zaten, böylece gereksiz tartışmalar yaşamıyoruz.

- Zamanı kısıtladım ama bunun bana da faydası olsun dedim. Alelade zamanlarda ipad ile oynamasına izin vermek yerine banyoda rahat etmek, uçak veya arabada çığlıkları kesmek, ilaç içirmek için dikkat dağıtmak, zıplayan sinirlerimi yatıştıracak zamanı kazanmak gibi herkese faydalı zamanlara odaklandım.

- Tablette ulaşabileceği uygulamalarda sınırlamaya gittim. İngilizce öğrenebileceği veya eğitici olduğunu düşündüğüm uygulamalara öncelik verdim. Aşağıdaki şimdiki Dilay klasörü :)



- Tablet ile oynadıktan sonra beraber en sevdiği oyunları oynayıp suçluluk hissini azalttim :)

- Son olarak ipad ile oynamayı herhangi bir olumlu davranışı için ödül olarak teklif etmeyi bıraktım. Aynı şekilde tabletten mahrum etmek gibi bir ceza da geçerli değil. Böylece gün içinde ipad çağrışımı yapacak durumların önüne geçildi.

- Telefonu ise kendi videolarını seyredip fotoğraf çekmek dışında eline almıyor aslında. Telefonuma oyun veya video yüklemedim.
...

Uzun lafın kısası tetrisle oynadığım zamanları düşünüyorum da ne eğlenceliydi. Elimden bırakmak istemezdim, hala oyunlara düşkünüm :) Dilay'ın da bu tip eğlencelere kayıtsız kalamamasını en iyi ben anlarım. Gün içinde beraber oyun da oynarız, kitap da okuruz, dışarı da çıkarız. Arada sırada tabletle oynuyor diye ben ruh sağlığımı tehlikeye atmayacağım, sizi bilemem!

Bir sonraki blog yazisi : 
Endişe Halleri 3- Zaafiyet geçiren çocuğun keyifli annesi :)





2 comments:

  1. Ben evden tv yi tümden göndererek çözüm bulmustum

    ReplyDelete
  2. Ben evden tv yi tümden göndererek çözüm bulmustum

    ReplyDelete